nasıl ağlar yıldızlar
nasıl sitem yağdırır gökyüzü
sen giderken...
bilemezsin;
duyamazsın seslerini, işitemezsin...
bir şehrin mahpusundan
esir yarıkları açılır göğsümün
her hücresi dile gelir
avaz avaz bağırır içimden çocukluğum
yağmurlar görür beni
yağmurlar yağar, gamsız..
takılır ayaklarım,
ekmeğim düşer yere,
evde dayak korkusu
bugün de açız
düşer yere geçmişin sabıkalı çocukluğu!
yatıştırırım yıllar sonra
tanıdık duygularımı..
loş bir gül tarçınıyım, ilenirim..
değip geçiveririm
yıllarca asılı kaldığım mavi umut kapısına
çağırırım dudaklarımın unuttuğu gülümsemeyi
"kendime bir gülüş dilenirim"
azar azar siner kokusu
çamurlu ekmeğimin ellerime
gözlerim balçık karası
ıslak kaldırımlar üzerinde ilerlerim
karıncalar gibi belli belirsiz..
ağır ağır yürüyerek çekip gitmek isterim
durakalır bugünkü suskulu halim
gidemem;
gidersem,
kötürüm kalır gidişlerim..
sen de gitme!
her ne kadar kötü olsan da
başım gözüm üstüne
''çocukluğumsun benim''..
EbRu //
Yorum Yaz
Yorum Yazmak İçin Giriş Yapınız